The Dog House Multihold, Şimdi dostum, sana bir şey diyeyim mi? Köpekli oyun deyip geçme. Bu Dog House Multihold dedikleri var ya, bildiğin sokaktan geçen yavru değil. Bu, mahalleyi parsellemiş, kemiklerini altına çevirmiş bir çete neredeyse. Slotter’da bir açtım, dedim “Ne oluyoruz ya? Bu nasıl sevimlilikle karışık kazanma hırsı?”
Hem eğlendiriyor, hem de “bu spin başka spin” dedirtiyor. Yani böyle sıradan slotlar gibi değil, bir karakteri var. Tipe bak, boncuk gözlü bulldog geliyor ekranın ortasına çörekleniyor, sonra hop bir çarpan… e ne yapalım şimdi? Gülümseyerek devam!
Bak şimdi, bu işin bonus tarafı ayrı mevzu. Multihold dediği şey zaten adı üstünde, birden fazla alanı tutabiliyorsun. Bazen üç ekran birden aktif oluyor, kafayı yiyorsun. Her tarafta çarpanlar, wild’lar… köpekler sağdan soldan puan getiriyor.
Ve bu sadece grafik değil. Bu bonus yapısı cidden kazanma ihtimalini yukarı çekiyor. Tek ekran yetmedi, buyur sana bir ekran daha. Yetmedi mi? Bir tane daha. Sonra o ekranlarda köpek kulübeleri çıkınca… Allah’ım, işte o an. Gerçekten tüylerin diken diken oluyor. Oynamıyorsun, yaşıyorsun.
Slotter sağ olsun, oyunun hakkını veriyor. Takılma yok, grafikler pırıl pırıl. Hem mobilde hem bilgisayarda mis gibi akıyor. Bu önemli çünkü böyle tempolu bir oyunda takılma olursa tadın kaçar.
İtiraf edeyim, başta “köpekli slot mu olur” dedim. Ama sonra… e hani nerde bizim bulldog? Neden çıkmıyor bu turda? diye bağırırken buldum kendimi. Her karakterin kendine göre sembol değeri var. Çıktı mı ekran cıvıl cıvıl oluyor. Ama o mama kaplarını da unutma! Onlar gelince anlıyorsun ki bu çevirme boş değil.
Oyun içinde böyle ufak detaylar var. Sesler olsun, animasyonlar olsun, gülümsetiyor. Ama bu gülümseme, alttan alttan gelen “bir dahaki çevirmede daha büyük vururum” hissiyle birleşiyor. Oyunun enerjisi yüksek, seni içine çekiyor.
Dog House Multihold, sadece bir slot değil. Bu resmen evcilik gibi. Ama kazançlısından. Güler yüzlü köpekler, yüksek çarpanlar, her şeyiyle pozitif. Slotter bunu sana sunuyor; sıkıntısız, kaliteli bir deneyim.
Eğer hala “köpekli oyun mu olur” diyen varsa, bir tur atsın, sonra konuşalım. Çünkü bazen seni milyoner yapacak olan, ekrandaki ufacık bir pati izi olabilir.
Bak sana bir şey diyeyim mi? Bu tren var ya, öyle bildiğin vagon falan değil.…
Bak açık konuşacağım, bu oyun resmen “savaşçı ruhun varsa gel” diyor. Sword of Khans, adını…
Şimdi söyle bana, kim istemez ki bir büyüyle cüzdanı kabartsın? Hani şu “şak” diye elinde…
Release the Kraken, Yahu Kraken dedikleri şu canavar var ya, hani okyanusun dibinden çıkıp gemi…
Bazen insanın içinden krallara layık hissetmek gelir. Hani şu işler kötü gidince, “Ben kimim ya?”…
Yani şimdi sen de bilirsin... bazı oyunlar vardır, ismi bile yetiyor insanı heyecanlandırmaya. "Flaming Hot"…